23 Ağustos 2008 Cumartesi

YAPILARDA DEPREM SONRASI HASAR BELİRLENMESİ ONARIM VE GÜÇLENDİRME YÖNTEMLERİ


YAPILARDA DEPREM SONRASI HASAR BELİRLENMESİ ONARIM VE GÜÇLENDİRME YÖNTEMLERİ



Deprem ile ilgili yönetmelikler genellikle yeni yapılacak yapıların depremde kabul edilebilir davranış göstermeleri için uyulması gerekli kuralları içerir. Bunun gibi deprem tehlikesini gösteren haritalar, zemin şartlarının daha ayrıntılı ve küçük ölçekte belirlenmesi ve deprem hareketinin ölçümü genellikle hep yeni yapılacak yapılara dönüktür. Ancak, depremden sonra binalardaki hasarın tespit edilmesi ve hasar derecesine göre onarım (tamir) ve güçlendirme (takviye) ye veya yıkıma karar verilmesi de önemlidir. İyi projelendirilmiş veya uygulamasında özen gösterilmemiş binalarda hasar meydana gelme ihtimali, depremin şiddetine bağlı olarak büyüktür. Bunun yanında, projelendirilmesi ve uygulamasına gerekli özen gösterilen binalarda da şiddetli depremlerde hasar meydana gelebilir. Bu sebeple hasarın belirlenmesi ve devamında gerekli güçlendirmenin, yapılması deprem mühendisliği ile inşaat mühendisliğinin önemli dallarından biridir.

22 Ağustos 2008 Cuma

Hava kirliliğine ilginç formül! Japonya Olimpiyat Komitesi, Pekin'deki hava kirliliği sorununa, inşaatçı maskesi ile çözüm bulmaya çalışıyor.

Hava kirliliğine ilginç formül! Japonya Olimpiyat Komitesi, Pekin'deki hava kirliliği sorununa, inşaatçı maskesi ile çözüm bulmaya çalışıyor.


Hava kirliliğine ilginç formül!
Japonya Olimpiyat Komitesi, Pekin'deki hava kirliliği sorununa, inşaatçı maskesi ile çözüm bulmaya çalışıyor.


Olimpiyat komitesi doktoru Takao Akama, Japon sporculara, 2008 Pekin Olimpiyatları boyunca inşaat işçileri için üretilen özel maskeler takmalarını önerdi.

''Havadaki toz miktarının Pekin'de ne kadar yüksek olduğunu gördük. Bazı sporcularımız, bundan olumsuz etkilenebilir'' diyen Akama, söz konusu maskeleri sadece maraton koşucuları ve bisikletçilerin değil, rahatsızlık duyan tüm sporcuların kullanabileceğini söyledi.

Akama, bu maskeleri üreten Koken Firması'nın, olimpiyat komitesine 500 adet dayanıklı inşaat maskesi gönderdiğini belirtti.

Japonya'nın olimpiyat kafilesinde 600 sporcu bulunuyor.

İki gün önce resmen açılışı yapılan Olimpiyat Köyü üzerindeki kalın sis tabakası dikkatlerden kaçmamıştı. Yoğun sis nedeniyle köyün bir kilometre öteden bile görünmemesi, hava kirliliğini kontrol altına almak adına alınan önlemlerin fayda etmediğini göstermişti.

Oysa, Pekin'deki araçların yarısına yakını trafikten çekilmiş, kentteki fabrikalar bir süreliğine kapatılmış ve inşaatlar durdurulmuştu.

Fay hattı üzerinde hastane inşaatı

Fay hattı üzerinde hastane inşaatı


Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi inşaatı, 9 ay sonra yapılan ikinci zemin analizi sonucu fay hattı üzerinde olduğu ve zeminin bina yapımına müsait olmadığı gerekçesiyle durduruldu.
Yıllardan beri şehir merkezine yakın bir bölgede küçük binalarda hizmet veren Van YYÜ Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi için yeni hizmet binası yapılması kararı çıkarak, 2005 yılında proje çalışmaları başlamıştı. Çalışmalar sonucunda Van-Erciş karayolu üzerinde bir işadamı tarafından bağışlanan arsada inşaat yapımına karar verildi. İncelemelerin ardından hastane için yerin uygun olduğu raporu ile birlikte ihale yapılarak inşaata 2007 Eylül ayında başlandı. Sonbaharda temeli atılan ve ilkbaharda inşaatına devam edilen alanda zemininin hastaneye uygun olmadığı iddiaları üzerine ikinci kez etüt yapıldı. Yapılan zemin analizi sonucu fay hattı üzerinde olduğu ve zeminin bina yapımına müsait olmadığı gerekçesiyle hastane inşaatı durduruldu.

YYÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Duran Bolat, mevcut yerin teknik ekibin raporları doğrultusunda belirlendiği gibi, inşaatın durdurulmasının da yine teknik ekibin verdiği rapor doğrultusunda olduğunu söyledi. Van'ın deprem bölgesinde olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Bolat, hastane ve okullar başta olmak üzere yapılan inşaatların sağlam zemin üzerinde olması gerektiğini söyledi. İhaleden önce yer seçiminin Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü tarafından yapıldığını belirten Prof. Dr. Bolat, analizlerde üniversitenin bulunduğu sahada hastane inşaatı için uygun yer olmadığı ve zeminin daha sağlam olduğu iddia edilen şimdiki inşaatın bulunduğu alanın hastane için kararlaştırıldığını söyledi. Prof. Dr. Bolat, inşaat için yapılan hafriyat çalışması esnasında alanın hastaneye uygun olmadığı bilgileri gelmeye başladığını belirterek, "Müteahhit firmanın hassasiyeti üzerine tekrar zemin etüdü yapıldı.

Alınan örnekler Elazığ Fırat Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü laboratuarlarına gönderilerek analizi yapıldı. Bu üniversitemiz tarafından hazırlanan raporda, fay hattı üzerinde olduğu ve zeminin bina yapımına müsait olmadığı gerekçesiyle inşaat durduruldu. Rapordan sonra Rektörümüz Prof. Dr. Hasan Ceylan ile birlikte Devlet Planlama Teşkilatı'na giderek durumu aktardık ve 1 Eylül 2008 tarihine kadar inşaat için yer bulmamız gerektiği tarafımıza bildirildi. Biz de Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ile kampus girişi arasında kalan arazinin inşaat için uygun olacağını düşünerek alınan toprak örneklerini analiz için tekrar Fırat Üniversitesi'ne gönderdik. Sonuçların bir kaç güne kadar çıkmasını bekliyoruz. Bu arsanın uygun görülmesi durumunda DPT'ye yazı yazarak inşaatı kampus alanına getirmesini sağlayacağız" dedi.
Şimdiye kadar müteahhit firmaya 975 bin YTL para ödediklerini söyleyen Rektör Vekili Prof. Dr. Duran Bolat, toprak analizinin olumlu çıkması halinde hastane inşaatının üniversitenin kampus alanına getirilmesiyle büyük bir kazançları olacağını anlattı. Prof. Dr. Bolat, "Daha önceki inşaat bölgesinde bir altyapı bulunmadığı için 6 kilometrelik mesafeden su getirilecekti. Yeni yol yapılacaktı. Doğalgaz, kanalizasyon ve elektrik hatlar döşenecekti. Bunların tamamının yapılması için 7 milyon YTL harcanacaktı. Ancak hastanenin kampus alanında yapılması durumunda altyapı hazır olduğu için bu masraflarından kurtulmuş olacağız. Yine mesafe olarak Van'a yakın olduğu için vatandaşlar açısından kolaylık oluşturacak. Kampus içindeki sirkülasyon artacak. Kampus alanı daha canlı bir hale gelmiş olacak" şeklinde konuştu.

LAMİNE PARKEDE YENİ BİR MARKA: TE PARKE

LAMİNE PARKEDE YENİ BİR MARKA: TE PARKE


Tepe Kapı, lamine parke üretiminde de iddialı. Kadir Uyumaz: “Şu andaki kararımız parke pazarına iki yönde girmek. Biri, bayilik sistemi kurmak şeklinde. Bu konuda daha önceki çalışmalarımız vardı ama şimdi çok geniş ve yaygın bir bayi ağı kurmak istiyoruz. Kaliteli, standart ölçülerde ve uygun fiyatlarla marketlere girmek istiyoruz. Şu anda öncelikle marketlerde yerli üretim, lamine parke çok az.”


- Öncelikle okuyucularımıza sizi tanıtmak istiyoruz.
- Ben 1956 İzmir doğumluyum. Aslında bu mesleğe, eğitim olarak başlangıcım 15 yaşlarına dayanır. O zamanki adıyla “Sanat Enstitüleri”, şimdiki adıyla “Meslek Liseleri”, Ağaç İşleri Bölümü’ne girdim.Sanat Enstitüsü’nde 3 yıl okuduktan sonra, hayatımda hiç olmayan ahşabıo kadar sevmiştim ki, hızımı alamadım ve üniversitede aynı şekilde 5 yıl Hacettepe Üniversitesi Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. 1979 yılında mezun olduktan sonra 1980 yılındaTek Ağaç’ta çalışmaya başladım. 1987 yılında Tepe’ye geldim. Sırasıyla üretim müdürlüğü ve teknik müdürlük görevlerini yürüttükten sonra 1995 yılında yaklaşık 5-6 ay kadar Amerika’da eğitim aldım. Daha sonra Tepe Kapı Doğrama A.Ş. ‘de Genel Müdür Yardımcısı ve 1996 yılı sonundan itibaren de Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. 1979’dan bu yana, 22 yıldır özel sektörde aralıksız çalışıyorum. Bu arada çalışma esnasında master programına devam ettim ve bundan 3 yıl önce tezimi verdim.


- Tez konusu neydi?
- O zamanlar Türkiye’nin yabancı olduğu bir konuydu. Acid Curing verniklerle Ultra Viole verniklerin kıyaslanması idi. Özelliklebunların sararması ve yüzey aşınmalarının kıyaslanmasıydı.

- Kapı doğrama şirketin adı ama şimdi parke de var.
- 3-4 yıl kadar önce parke imalatı yapan bir fabrikamız vardı. Bu fabrikayı Tepe Kapı Doğrama ile birleştirdik ve yeni makine yatırımları ile kapasiteyi arttırdık. Şöyle söyleyebiliriz; 2000 yılının sonunda Tepe Kapı Doğrama olarak parkeye başladık. Bu aralar yeni makinelerimizin kurulması da tamamlandı, artık devam edecek.

- Parke konusunda geliştirdiğiniz bir pazar stratejisi
var mı?

- Şu andaki kararımız parke pazarına iki yönde girmek. Biri, bayilik sistemi kurmak şeklinde. Bu konuda daha önceki çalışmalarımız vardı ama şimdi çok geniş ve yaygın bir bayi ağı kurmak istiyoruz. Kaliteli, standart ölçülerde ve uygun fiyatlarla marketlere girmek istiyoruz. Şu anda öncelikle marketlerde yerli üretim, lamine parke çok az. Tabi fiyat olarak, belki laminat parkeyle rekabet edemiyeceğiz ama aradaki küçük fark, ahşabı tercih ettirecektir. İkinci olarak da projeli işler olacak. Kapı doğrama olarak projeli işler satışımızda önemli bir yer tutuyor. Buna bir de parkeyi ilave etmek istiyoruz.

- Üretim kapasitesi ne olacak?
- Parkedeki üretim kapasitemiz şu an aylık 10.000m2 yani yıllık 120.000 m2 civarında.

- Bunu değiştirmek mümkün müdür teknik olarak?
- Tabii, özellikle dolgu parke diye tabir ettiğimiz lamine parke için rakamımız bu. HDF parkede bu rakam15.000 m2 üzerine çıkar. Şu anda belli bir kapasiteyle pazara girmeyi düşünüyoruz. Az önce bassettiğim pazarlama ağımızı kurmaya çalışıyoruz. “Te Parke“nin piyasada pazar payını arttırmak en büyük hedefimiz.

- Parkeyle ilgili olarak toplu satışlara bakışınız nasıl? Yani bir inşaat firması ya da projeler sizden direkt alım yapabilecek mi?
- Tabi ki. Şu anda İstanbul’da yükümlülüğümüz altında bir proje var. Buraya makinelerimizi taşıdıktan sonra ilk aldığımız proje bu. 45.000 m2 üzerinde parke yaptık. Tabii bu projede tüm ahşap işleri beraber çalışıldı.Kapısı, parkesi, doğraması, kısaca tüm ahşap işleri diyebiliriz.

- Bu sizin için önemli bir avantaj olmalı. Tek bir firmayla çalışıyorlar. Kapısını, parkesini, genel doğramasını tek bir firmaya teslim ediyorlar ki bu da bir güvence müşteri için. Yanlızca parke üreten bir firma olsaydınız, böyle bir avantajınız olmayabilirdi
- Doğru, bu bizim için bir avantaj. Ahşap işlerini düşününce o kadar çok konu var ki. Parke, kapı, mutfak, dolaplar, doğramalar. Her ürün için ayrı bir uğraş vermek, ayrı firmalarla görüşmek, ayrı programlar yapmak gerekiyor. Oysaki tek bir firmayla çalışmak, hem fiyat açısından, hem de program ve organizasyon açısından çok daha cazip müşteriler için. Tepe’nin kuruluşları, bir inşaatta her şeyi karşılayabilecek şekilde düşünülmüş ve kurulmuştur. Bir inşaatta, betopan, alçıpan, kapı doğrama, mobilya gibi kullanılacak her türlü malzeme üretilmekte grup bünyesinde.


- Kapıda üretim kapasiteniz nedir? Ya da genel kapı pazarındaki konumunuz nedir?
- Her gün ortalama 3 kamyon mal yüklüyoruz. Ambalaj bölümünde her gün 700 kapı gönderiyoruz. Bu 650 olur, ortalama 700 kapıdır. Gerçekleşen fiili kapasitemiz günde 700 kapıdır.


Ekonomik krizin etkisi nasıl oldu?
- Kasım 2000 ve Şubat 2001’de yaşanan ekonomik krizin inşaat sektörüne olumsuz etkileri olmuştur. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün yılın ilk çeyreğine ilişkin inşaat istatistiklerine göre, inşaat ruhsatı alınan daire sayısı %9.1 oranında azalmıştır. Türkiye’de konutların %15-20’isi müstakil ev olarak yapılmaktadır. Yaşadığımız krizin müstakil ev inşaatını pek fazla etkilemediği ve yılın ilk çeyreğinde müstakil evlerde alınan inşaat ruhsatı sayısının geçen yılın aynı döneminde göre %15.6 oranında arttığı görülmektedir.Dolayısı ile konut inşaatındaki gerileme, çok katlı konutların yapımının azalmasından kaynaklanmaktadır. Yılın ilk çeyreğinde çok katlı konutlarda yer alan daireler için alınan inşaat ruhsatı sayısı %13.7 oranında azalmıştır.

Bu verilerden anlaşıldığı gibi inşaat sektöründeki çok katlı konutların yapımına yönelik bu gerileme sektörümüzü de olumsuz şekildeetkilemiştir. Bunun sonucu olarak pazar özellikle 2001 yılı ilk altı ayında canlılığını kaybetmiştir. Kapı doğrama pazarının yeniden canlanması inşaat sektörünün büyümesine ve özellikle çok katlı konutların yapımının artmasına bağlıdır. Bütün olumsuzluklara rağmen Tepe Kapı Doğrama A.Ş.’nin pazar içindeki payı 2001 yılı ilk altı ayı için geçen yılın aynı dönemine oranla %40’a varan ciddi bir artış göstermiştir. Toplu Konut İderesi’nin deprem konutları yapımının %55’lik kısmı yükümlülüğümüz altında üretilmiş ve teslimat tarihinden önce teslim edilmiştir. Genel pazarlama ve satış stratejimiz, kaliteden ödün vermeden uygun satış fiyatları, zamanında teslimat ve satış sonrası hizmetlerde müşteri ilişkilerini canlı tutmak ve müşteri memnuniyeti sağlamaktır. Sektörümüzde, kaliteli, uygun fiyatlı, teknolojik gelişme ile eş zamanlı ürün üreten işletme sayısının, pazar payı düşünüldüğünde yetersiz olması nedeni ile, pazarlama ve tanıtım çalışmalarımız, pazar payımızı belirleyici stratejik etkinlikler olarak değerlendirilmektedir. Kapı doğrama sektöründe TSE, ISO 9001 belgesine sahip tek üretici olan firmamız, kalite yönetim sistemimiz ve bir kültür haline gelen kalite anlayışımız sayesinde pazar payını arttırmaya devam edecektir.

-Bu konuda Türkiye’de kaç firma var?
İki elin parmakları kadar firma zor vardır. Özellikle son dönemde bu sayı daha da azalmıştır. Kapanan firmalar oldu maalesef.

WİNSA PENCERE VE KAPI SİSTEMLERİNDE YENİLİKLER

WİNSA PENCERE VE KAPI SİSTEMLERİNDE YENİLİKLER


Pilsa Adapazarı Fabrikası’nı gezdik, üretime yakından tanık olduk
Winsa, PVC kapı, pencere sektörüne sunduğu yeniliklerle de sürekli gündemde. Winsa PVC Pencere Sistemleri, derzlerde çepeçevre iki kez kullanılan EPDM contaları sayesinde iç ve dış ortam arasındaki kontrolsüz hava geçişi kesiliyor ve yüksek yalıtım değeri sağlanıyor.
Marka Yayınlar Genel Yönetmeni Sebahattin Şensoy, ülkemizin plastik sektöründeki 30 yılı aşkın deneyimli kuruluşu Pilsa’nın Adapazarı Fabrikası’nı gezdi.

Başta Genel Müdür Ömer Faruk Bulak ile Pazarlama Müdürü Hakan Aldinç ve tüm üst düzey yöneticileri, fabrika gezisi süresince çok ayrıntılı bilgiler verdiler.

PVC pencere, kapı profili konusunda son derece geniş ve aydınlatıcı bilgileri şöyle özetledik:

Bir Hacı Ömer Sabancı Holding kuruluşu olan Pilsa Plastik Sanayi A.Ş., plastik sektöründeki yerini 1971 yılında aldı. Merkezi Adana’da olan Pilsa Plastik Sanayi A.Ş., faaliyetlerini Adana’da ve Adapazarı’nda bulunan iki modern fabrikasıyla sürdürüyor. Pilsa, hizmet anlayışı, üretim ve satış programında yer alan zengin ürünleri ve ulaştığı yüksek satış hacmi sayesinde Türkiye’nin en büyük 200 sanayi kuruluşu arasında yer alıyor.

Winsa ürünleri Pilsa A.Ş.’nin Adapazarı’ndaki 30 bin metrekare kapalı alana sahip, 150 bin metrekare alan üzerine kurulu fabrikasında üretiliyor. Fabrikada uluslararası standartların öngördüğü tüm testleri yapabilecek cihaz ve ekipmanlara sahip, TSE tarafından akredite edilen bir laboratuvar mevcut. Yaptığı yatırımlarla yıllık 10 bin ton PVC pencere, kapı profili işleme kapasitesiyle 300 bin adet pencere üretim kapasitesine sahip tam otomatik CNC üretim hatlarıyla Winsa, şimdiden Avrupa’nın sayılı üreticileri arasında yer alıyor. Winsa müşterilerinin tüm ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılamak amacıyla, elliyi aşkın profil, dört ayrı seri, on iki değişik renk, yalıtımlı dört değişik panjur sistemi, yedi ayrı model kapı paneli, 120’yi aşkın donanım seçeneği, otuzu aşkın kol seçeneği sunmaktadır Winsa’nın hem Ultraline, hem de Ecoline ve Expoline serilerine uygulanan Güvenli Çift Açılım Donanımları’nın istenilen güvenlik seviyesine ve bütçelere göre beş farklı sınıfı bulunuyor ve sınıf numarası arttıkça güvenlik derecesi de artıyor.
Pencere güvenliğinde kullanılan Avrupa Birliği normlarına göre Aubi firması tarafından üretilen Güvenlik Donanımları hırsızlara Avrupa normları kapsamında göz açtırmayarak müşterilerine konforun yanı sıra güvence de sunuyor. Winsa, PVC kapı, pencere sektörüne sunduğu yeniliklerle de sürekli gündemde. Winsa PVC Pencere Sistemleri, derzlerde çepeçevre iki kez kullanılan EPDM contaları sayesinde iç ve dış ortam arasındaki kontrolsüz hava geçişi kesiliyor ve yüksek yalıtım değeri sağlanıyor. Winsa, mekanların kontrollü olarak havalandırılmasını sağlamak ve iç mekanlarda bağıl nemin rahatsız edici sınırlara yükselmesini önlemek için Winsa Havalandırma Seti çözümünü sunuyor. Tüm Winsa Serileri ile uyumlu olan setin her bir metresi, hafif bir esintide bile saatte yaklaşık 20 metrekare hava değişimi sağlıyor. Pencere altlarına yerleştirilen mermer plakaların işlevini yerine getiren Winsa Parapet Profili ise, Winsa’nın bir diğer yeniliği. Mermer muadillerinden çok daha şık, sıcak ve dekoratif olan Winsa Parapet Profili, her ebatta tek parça halinde kullanılabildiğinden ek ve desen farkı sorunu yaratmıyor ve çok daha uygun fiyatlarla satışa sunuluyor.

TSE, TSEK, ISO 9001, RAL, GOST-R, ITB, UkrSEPRO ile Sanayi Bakanlığı Garanti Belgeleri’ni ve son olarak da Ultraline ve Panorama serileriyle Plastik Profil Üreticileri Birliği tarafından verilen PÜKAD kalite belgesini ilk alan Winsa, uluslar arası standartlara uygun üretimiyle müşterilerine yüzde yüz memnuniyet sağlıyor.

Winsa çok kısa sürede aldığı uluslar arası kalite belgeleri sayesinde, rotasını Türkiye’deki rakiplerinin rotasından farklı çizdi. İhracata PVC kapı, pencere sektörü’nün anavatanından, Orta Avrupa’dan başladı. Bugün başta Almanya, Belçika, Fransa, İtalya, Hollanda, Polonya, Rusya, Yunanistan, Portekiz, Kazakistan, Romanya, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Özbekistan, İran, B.A.E. (Birleşik Arap Emirlikleri) ve KKTC olmak üzere 17 ülkeye ihracat yapmaktadır.

AHŞAPPEN’DEN AHŞAP DIŞ CEPHE KAPLAMASI

AHŞAPPEN’DEN AHŞAP DIŞ CEPHE KAPLAMASI


Mimar Güney Akgül: “Yeni teknolojiler ile birçok problemi minimuma indirilmiş ahşap malzemenin yalı binisi yani cephe kaplaması olarak kullanılması için birçok nedeniniz var.“

Ahşap cephe kaplamalarının malzeme özellikleri ve uygulama detayları hakkında bilgi verirken ahşabın doğal bir malzeme olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Doğal olmak doğru kullanıldığı takdirde en sağlıklı yaşamı size sunmak demektir. Bu nedenle ahşabın nefes alma özelliğinin önemi tekrar vurgulanmalıdır.

MALZEME BOYUTLARI VE ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

Malzemenin seçilmesi ve tedarik edilmesi için öncelikle ihtiyacın belirlenmesi gerekir. Restorasyon yapılarında, projelerde görünüş üzerinden veya varsa cephe detayı üzerinden yapılacak ölçüm ile yalı binisinin genişliğini tespit etmek gerekir. Genişlik tespit edildiği takdirde ikinci adım olarak malzeme kalınlığı belirlenir.

Malzemenin kalınlığı genelde yüzey genişliğinin %10’nu biçiminde hesaplanır. Malzemenin genişliği 20 cm’nin üzerine çıktığında kesit kalınlığı arttırmakta fayda vardır.

10 cm yalı binisi için kesit kalınlığı, 1 cm, 12 cm yalı binisi için kesit kalınlığı 1.2 cm,16 cm yalı binisi için kesit kalınlığı 1.6 cm, 20 cm yalı binisi için kesit kalınlığı 2 -2.5 cm’dir.

Elinizdeki projede 1/20 – 1/10 sistem detayları varsa bu çizimler size daha iyi bilgi vereceği gibi uygulama ve görünüş üzerindeki detaylar hakkında da daha fazla bilgi edinmezi sağlar. Yapınızın mimari projesi bilgisayar ile çizilmişse birkaç çizgi arasındaki genişliği ölçmeniz doğru bir ölçüye sahip olmanıza yetecektir. Fakat çizim el ile yapılmışsa ikinci bir doğrulama gerekecektir. Böyle bir durumda, çizgiler arasında boşluk sayısı aşağıdan yukarıya doğru sayılır, bulunan adet yapının yüksekliğine bölünür ve yalı binisinin genişliği bulunur.

Sıra malzeme seçimine geldiğinde dış cephede kullanılabilecek ağaçlar arasından ayrılan bütçeye göre bir seçim yapmak gerekmektedir. Sarı çam, lareks, meranti, iroko, sapelli, meşe, teak vb. ağaç türleri dış kullanım için uygundur. Ülkemizde ekonomik nedenlerden dolayı sarıçam ve lareks kullanımı çok yaygındır. Sarıçam ithal ve yerli olmak üzere piyasadan temin edilebilmektedir. İthal çamlarda uzun boy kereste bulmak kolayken yerli üretimde tedariki daha zordur. Reçine çam ağacının ömrünü uzatan bir faktörken sıcak ve çok güneş alan yerlerde zamanla kusmalar yapabilmektedir. Bu yüzden akan yerlerin kazınması ve yeniden boyanması gerekmektedir. Egzotik ağaçlar daha sert ve uzun ömürlüdür fakat maliyet oranı yüksek ve işlenmesi zordur. Ağaç seçiminde dikkat edilmesi gereken diğer özellikler nem oranı, çürümeye karşı alınan kimyasal önlemler ve bölgesel neme uyum sağlaması açısından malzemenin uygulanmadan önce bekletilmesidir. Kullanılacak ağaçlardaki nem oranı maksimum %12 ± 3 mertebelerinde olmalıdır. Elektronik nem ölçeler ile ağacın birkaç noktasından ölçüm yapılarak ortalaması alınmalı, kullanıma uygun olup olmadığına karar verilmelidir. Ağacın nemi yüksekse ya doğal olarak kurumaya bırakılmalı ya da fırınlanmalıdır. Nem değeri yüksek ağaç kullanmak çatlama, montaj sonrası çalışma ve boya kabarmaları vb. birçok probleme neden olabilir.

Kullanmak için karar verdiğiniz ağaç çam veya lareks ise kesinlikle emprenye işleminden geçirilmelidir. Böylece malzemenin kurtlanma ve çürümeye karşı olan direnci yükseltilmiş olur. Bu işlem daldırma veya vakumlu olmak üzere iki tipte yapılabilir.

ALTERNATİF MALZEMELER

Ahşappen® Siding

Doğru ahşap dış cephe kaplamasının sorunsuz ve kolay uygulanabilir bir ürün olduğunu müşterilere sunmak istedik. Bu öyle bir ürün olmalıydı ki malzeme tamamı ile doğal olmalı, kolay uygulanmalı, istenilen genişliklerde üretilebilmeli ve masif ağaçta yaşanan problemleri en aza indirmeliydi. Malzeme iki seri halinde üretilmektedir. Lamine edilmiş ladin ağacı katmanlarından oluşan ilk seri, daha çok rustik – antik bir görünüm elde etmek isteyen kullanılıcılara yönelik olarak tasarlanmıştır. Budaklı görünümü ve hareleri ile zengin bir görüntüye sahiptir. Huş ağacı katmanlarından oluşan ikinci seri ise daha modern ve şık bir görünüm arayan kullanıcılara yöneliktir. Hareli yapıdaki bu seride budak görünümü yoktur. İki seri de istenilen genişlikte üretilebilmekte ve sudan etkilenmemektedir. Tamamı ile doğal olan bu ürün özellikle de geniş masif yalı binilerine oranla çok daha ekonomik ve sorunsuzdur. Alternatif malzemelere ek olarak piyasada birkaç ithal malzeme bulunmaktadır. Bu malzemeler standart genişliklerde üretildiklerinden özel ölçülerdeki işler için bir çözüm getirmemektedir.

FARKLI KAPLAMA DETAYLARI

Ahşap yalı binisi uygulaması için üretilmiş bir çok kesit detayı bulunmaktadır. Bu sistemler geçme ve üst üste binme olmak üzere iki ana grupta toplanmaktadır. Projenizin detay çizimleri de özel bir detay belirtilmiş ise bu detaya uyulmalı, eğer böyle bir zorumluluk yok ise geçme sistemler montaj kolaylığı nedeni ile tercih edilmelidir.

UYGULAMA İLE İLGİLİ BİLGİLER VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR

Uygulamaya geçilmeden önce dikkat edilmesi gereken en önemli nokta satın alınan malzemenin inşaat mahalinde bekletilmesi, dinlendirilmesidir. Böylece malzeme ortam sıcaklığı iklim koşulları ve nemine uyum sağlayacak, montajı yapıldıktan sonra ani nem kaybı veya kazanımı ile oluşabilecek çatlamalar ve kabarmalar minimize edilecektir.

Restorasyon yapılarında genellikle karkas üstü döşeme sistemi kullanılmaktadır. Bu sistemde öncelikle karkas malzemesi monte edilir. Karkas malzemesinin kalınlığı arada kullanılacak yalıtım malzemesinin kalınlığına göre belirlenir. 2 cm’lik yalıtım için 3 cm’lik çıta , 3 cm’lik yalıtım için 4 cm’lik çıta derinliği gerekmektedir. Çıtaların genişlikleri genelde 5 cm olarak yapılır. Karkas malzemesi genelde çam veya lareks ağacından yapıldığı için yalı binisi gibi emprenye edilmesi gerekmektedir. Projeye uygun olarak belirlenen çıtalar matkap yardımı ile delinen deliklerle vida yardımı ile cepheye ankre edilir. Cephe sistemlerinde galveniz kaplı veya pirinç vida kullanımına dikkat etmek gerekir. Aksi takdirde zamanla paslanan çiviler özellikle de dış görüntüde bozulmalara neden olacaktır. Galveniz kaplı çivi kullanılacak ise üzerindeki kaplamaya zarar vermeyecek şekilde monte edilmelidir. Döşenecek olan karkas aralıkları cephe kaplamasının genişliğine göre belirlenmelidir. Bu genişlik 40 cm ile 60 cm arasında değişiklik gösterebilir. Cephe kaplamasının genişliği arttıkça dikmeler arasındaki genişlik mümkün olduğunca küçültülmelidir. Bu aralıklar belirlenirken kullanılacak olan izolasyon malzemesinden verilecek fire de göz önünde bulundurulmalıdır. İzolasyon malzemesinin genişliği genelde 120 cm olduğundan, eğer mümkünse karkas dikmeleri arasındaki değer 60 cm olarak belirlenmelidir. Böylece izolasyon malzemesinden fire verilmeden montaj işlemi gerçekleştirilebilir. Cephede pencereler ve aydınlıklar bulunması halinde bu açıklıkların solundan ve sağından birer dikme geçecek şekilde karkas döşenmelidir. Kullanılacak yalıtım levhası özel yapıştırma harcı ile veya en az 5 noktadan plastik pullu ankraj vidaları ile sabitlenmelidir. Buhar kesici membran kullanılacak ise membran üzerine kaplanmalıdır. Aksi takdirde cephe yalı binisi montaj işlemine hazır hale gelmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ne olursa olsun kullanılacak izolasyon malzemelerinin ahşap karkas sisteminden en az 5 mm aşağıda bitecek şekilde monte edilmesidir. Böylece ahşap yalı binisi ile izolasyon malzemesi arasında bir hava sirkülasyon boşluğu kalacak bu da ahşap yalı kaplamasının uzun yıllar sorunsuz kullanıma olanak tanıyacaktır. Ayrıca arada kalan hava boşluğunun da izolasyon görevi göreceği unutulmamalıdır.

Geçme bir yalı binisi sistemi kullanıyorsanız döşeme aşağıdan yukarıya doğru yapılmalıdır. Bu montajınızı daha hızlı ve sağlıklı bir biçimde yapmanıza yardımcı olacaktır. Sistem bindirme olarak seçilmiş ise yukarıdan aşağıya montaj yapılabilir. Geçme sistemlerde dikkat edilmesi gereken bir noktada dişi, erkek geçmelerin konumlarıdır. Yukarıdan aşağıya doğru döşenen bu sistemlerde erkek olan taraf her zaman üste gelecek şekilde döşenmelidir. Aksi takdirde yağmur esnasından yüzeyden süzülen su geçme yerlerinden arka tarafa sızacak ve ahşabın şişmesine veya rutubetli bir ortam yaratacağı için daha çabuk çürümesine neden olacaktır.

Cephede estetik bir görüntü sağlamak için montaj sırasında kullanılacak çivilerin bir hizada yukarı kadar gitmesine özen göstermek gerekir. Bu çiviler daha sonra macun ile doldurulup üzeri boyanarak cephede güzel bir görüntü elde edilmesi sağlanacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki güneş ışığı cepheye vurduğunda, macunlanan çivi yerleri belli olacak, malzemenin budaklı kısımları kapatıcı boyalarda bile koyu izler şeklinde görünecektir.

Son safha olarak boyama işlemi gerçekleştirilir. Malzemenin montaj işleminden önce bir astar ve bir son kat boyasının atılmış olması bu işlemi kolaylaştıracak, cephenin son kat boya ile bir kat daha boyama işlemine tabi tutulması yeterli olacaktır. Her durumda en az 3 kat boya uygulaması yapmak gerektiği unutulmamalıdır. Özellikle astar ve birinci son kat boyada yüzeyin hafif şekilde zımparalanması yüzey görünüm kalitesinin daha iyi olmasını sağlayacaktır. Boya seçimi yapılırken alınacak malzemenin dış cepheye uyumlu olması ve uzun süre bakım gerektirmemesi göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle de kapatıcı boyalarda su bazlı ürünler tercih edilmelidir. Böylece ahşabın doğal yapısına hiçbir zarar verilmeden korumak mümkün olacaktır. Seçilecek rengin de önemi olduğu bilinmeli, koyu renklerde cephenin daha çok ısı çekeceği bu yüzden reçine kusması ve çatlamaların açık renklere nazaran daha çok olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Açık renklerde ise zamanla toz ve yağmur nedeni ile kirlenmeler görüleceği göz ardı edilmemelidir.

Bütün bu bilgiler ışığında uygulama yapmadan önce teknik destek verebilecek bir firma ile irtibata geçmenizin daha sonra yaşanabilecek sorunlardan sizi uzak tutacağını hatırlatmak isterim.

Yapınızda kullanacağınız malzemelerin mümkün olduğunca doğal olmasının sizin sağlığınız açısından çok büyük önem taşıdığını, bu yüzden fiyat, performans ve sağlık dengesine çok önem vermeniz gerektiğini bilmenizi isterim.

JANSEN ÜRÜNLERİ TÜRKİYE’DE

JANSEN ÜRÜNLERİ TÜRKİYE’DE


Volkan Özdemir: “Ahşaba yönelik ürünler üretmek büyük tecrübe gerektirir. Türkiye temsilcisi olduğumuz Alman Jansen firması bu yıl 125. yılını kutluyor. Konusunda uzman bir kuruluş. Çavuşoğlu & Raykon Grubu da ahşap boya ve vernikleri satışı konusunda uzman bir grup. Durum böyle olunca pazar payımız sürekli artıyor.”


- Firmanız hakkında bilgi alabilir miyiz ?
- Çavuşoğlu & Raykon “farklı yaklaşım, global çözümler” felsefesi doğrultusunda Türk boya pazarına hizmet vermektedir. Müşteri odaklı pazarlama konsepti dahilinde farklılık yaratmaktadır. Bu farklılığımızı ürün paletimizde ve hizmet anlayışımızda görebilirsiniz. Alman iş ortağımız Maffert A.G./Almanya ile birlikte Türk piyasasına sunduğumuz Raykon markalı dekoratif boyalar piyasadaki mevcut kalitenin çok ötesinde bir kaliteye sahiptir. Farklı yaklaşımlarımızdan birisi olan DSSsystem (Direkt Tedarik Sitemi) sayesinde pek çok saygın mimar ve iç mimar büroları çok özel projelerinde Raykon Boya’yı ve yine bir Alman şirketi olan, ahşap boya ve verniklerinde, özel amaçlı efekt boyalarda uzman olan Jansen ürünlerini tercih etmektedir. Bu firmalarının yanısıra global çözümler anlayışımızın bir parçası olarak sprey boyalarda dünya lideri olan MOTIP – DUPLI firmasının Türkiye genel distribütörlüğünü ve mümessilliğini yapmaktayız. Her tür ihtiyaca cevap veren ve binlerce çeşitten oluşan sprey boya ürün paletimiz rakipsizdir.
Çavuşoğlu & Raykon grubu Türkiye sprey boya pazarında lider kuruluştur. İçerisinde bulunduğumuz kriz yıllarında dahi, Jansen ve Duplicolor markalı ürünlerimizde her yıl %30 - %40 arası bir büyüme kaydediyoruz.


- Ürünler Türkiye pazarına nasıl sunuluyor?
- Ürünlerimizi bayilik sistemi içersinde tüketiciye ulaştırıyoruz. Çavuşoğlu & Raykon Grubu’nun çok ayrıcalıklı bir bayi tabanı vardır. Çavuşoğlu Ailesi’nin yıllara dayanan boya tecrübesi neticesi çok seçkin kişi ve kurumlarla çalışılmaktadır. Türkiye’nin her yerinde grubumuzla çalışan bayiler o bölgenin veya yörenin daima saygın kişileri olmuşlardır. Diğer bir farklılığımız, kendi ürünlerimiz içerisinde rekabet yaratmamaktır. Özetle aynı yörede fazla bayilik verilerek bir netice alınamayacağına inanıyoruz. Fazla bayilik vermek yerine bayimizin işini geliştirmek için çaba harcıyoruz. Bunun yanısıra tüm yapı marketlerde ürünlerimizi bulabilirsiniz.


- Ahşap grubunda temsilcisi olduğunuz ürünlerle ilgili bilgi alabilir miyiz?
- Ahşaba yönelik ürünler üretmek büyük tecrübe gerektirir. Türkiye temsilcisi olduğumuz Alman Jansen firması bu yıl 125. yılını kutluyor. Konusunda uzman bir kuruluş. Çavuşoğlu & Raykon Grubu da ahşap boya ve vernikleri satışı konusunda uzman bir grup. Durum böyle olunca pazar payımız sürekli artıyor. Geçen yıl %40 üzerinde bir büyüme kaydettik. Ürünlerimiz gerçekten muadillerinin çok ötesinde bir kaliteye sahip. Tatbikat ve uygulama koşullarına uyulduğunda 5 yıl bakım gerektirmiyor. Ayrıca çevre ve insan sağlığına fevkalade duyarlı. Tüm ürünler doğal olarak Avrupa Birliği kalite ve insan sağlığı normlarına göre üretilmekte olup defalarca kalite kontrolünden geçmektedir. Bu konuda iddialıyız. Çünkü kalite standartlarımız çok yüksek.


- Ürünlerinizin fiyat konumlaması hakkında bilgi verir misiniz?
- İlk baktığınızda bazı ürünlerimiz ucuz, bazıları pahalı gibi duruyor. Dekoratif inşaat boyalarında ürünlerimizi Almanya’dan ithal ediyor olmamıza rağmen fiyatları yerli üreticilerinkinden düşük. Bunun sebebi çok basit. Dekoratif inşaat boyaları bir volüm işidir. Çok büyük tonajlarda üretim yapmanız gerekir. Ortağımız Meffert A.G. fabrikaları 160 bin ton/yıl dekoratif boya üretmektedir. Bu neredeyse Türkiye’nin bir yıllık toplam tüketiminin %70-80’idir. Hal böyle olunca çok uygun fiyatlara mal üretilmektedir. Ahşap boya ve verniklerine gelince durum biraz farklılaşıyor. Diğer ithal ürünlerle mukayese edildiğinde bizim fiyatlarımız çok makul. Yerli üretimle mukayese ettiğinizde ise pahalı gözüküyor. Aslında yine ucuz. Yerli bir ahşap verniğinin ömrü bir sezondur. Bizim ise 4-5 yıl. Maalesef ithal ve yerli ürünlerin bir çoğu, çok ucuz UV ışınlarına dayanıksız pigmentler kullanmakta ve pek çoğu kanserojen maddeler içermekte. Tüm bu faktörleri göz önüne aldığınızda biz çok ucuz kalıyoruz. Tabi bir de ürünün kapladığı m2 alanı var. Konuya bu açıdan yaklaştığımızda yine çok ekonomik ürünleri piyasaya arz ettiğimize inanıyoruz. Ne yazık ki bu farklılıkları algılayabilen tüketici sayısı şimdilik az. Ancak her gün artıyor.


- “Su bazlı ahşap koruyucu ürünlerin insan sağlığına zararsız ürünler olduğu, solvent bazlı ürünlerde ise insan sağlığına zarar vermesin diye uygulamacıların maske takmak zorunda kaldıkları, bunun da insan sağlığı ile örtüşmediği” şeklinde söylemler var. Bu konuda bir değerlendirme yapar mısınız?
- Solvent bazlı ürünler çevre sağlığına daha zararlıdır, bu doğru. Özellikle dış mekanlarda kullanılacak ahşap verniklerinde solvent bazlı tercih edilmekte. Sebebi teknoloji. Su bazlı ürün teknolojisi henüz dış hava koşullarına yeterli mukavemeti gösteremiyor. Ancak Avrupa Birliği Normları buharlaşan ve atmosfere karışan solventlere bir tehdit getirdi. VOC oranı düşük olmalı. Yani buharlaşan solvent oranı düşük olmalı ve bizim ürünlerimiz böyle. Diğer bir faktör ise tamamen kansorejen olan kurşun maddesi. Bizim ürünlerimizin hiç biri kurşun ihtiva etmemekte. Su bazlılar üzerine yoğun bir çalışma var. Çok kısa bir gelecekte tüm ürünler su bazlıya dönüşecek.
İç mekanlarda kullanılan ahşap ürünlerde su bazlı teknoloji çok ileride; örneğin parke vernikleri. Şu anda solvent bazlı parke verniği kullanmanın hiçbir avantajı yok. Su bazlı parke vernikleri daha iyi ve iç mekanda insanların yaşadığını unutmamak lazım. Biz şirket olarak her dalda teknolojinin en iyisini ve en yenisini Türkiye’ye sunuyoruz. Bunu bir görev biliyor ve elimizden geldiğince anlatmaya çalışıyoruz.


- Türkiye’deki ithal ahşap koruyucu ürünlerin pazar payı hakkında bilgi verebilir misiniz?
- Pazarı bilinçli tüketiciler ve bilinçsiz tüketiciler olarak ikiye ayırmak gerekir. Biz A pazarına hitap ediyoruz. Zaten ithal ürünlerin pek çoğu bu segmente hitap ediyor. Bu segment toplam tüketimin %20’si kadar, fakat bilinçlenme ve ahşaba duyulan sevgi ve saygı arttıkça bu segment büyüyor.

ATA YAPI YENİ KİMLİĞİYLE SEKTÖRDE DAHA İDDALI

ATA YAPI YENİ KİMLİĞİYLE SEKTÖRDE DAHA İDDALI

Levent Bektaşoğlu: ”Laminat parkenin çok fazla ayağa düşmesi iyi değil. Mutlaka tüketicinin laminat parke konusunda bilinçlenmesi lazım. Böylece müşteri kaliteyi aramaya başlayacaktır.”

1999 yılından bu yana parke sektöründe yer alan Ata Yapı, ithalatçı kimliğini geri plana çekerek yeniden yapılanıyor. Firma sahibi Levent Bektaşoğlu, Peli Parquet ile yaptığı bayilik anlaşması hakkında bilgi verdi.

Sizi ve firmanızı tanıyabilir miyiz? Parke sektörünü Ata Yapı olarak değerlendirir misiniz?
1999 yılının ikinci yarısında laminat parke sektörüne girdik. O zamanlar Fransa’nın Alsapan firmasıyla çalışıyorduk. Türkiye’ye ilk kilitli spot parkeyi biz getirdik. Bu birliktelik bu güne kadar devam etti. Daha sonra çeşitli çalışmalarımız oldu. Yoğun bir şekilde ithalata yöneldik. O zamanlar yerli üretim çok fazla yoktu. Türkiye’de yeni tanınan laminat parke pahalı bir üründü, bu yüzden sarfiyatı son derece azdı. Bu gün ise sarfiyat rakamları çok ciddi oranlarda arttı. Laminat parke piyasaya girince, marleyi neredeyse yok etti. Ayrıca masif parke, pvc ve duvardan duvara halıdan da pay aldı. Yakın zamanda laminat parkeye alternatif bir ürünün çıkacağını düşünmüyorum. Ancak laminat parkenin çok fazla ayağa düşmesi de iyi değil. Mutlaka tüketicinin laminat parke konusunda bilinçlenmesi lazım. Böylece müşteri kaliteyi aramaya başlayacaktır. 2000’li yıllarda laminat parke ciddi fiyatlara satılıyordu çok fazla yerli üretici ve ithalatçı yoktu. Sadece Avrupa’dan uygun fiyata spot ya da üretim fazlası dediğimiz ürünleri getiriyorduk. Tüketici bu şekilde uygun fiyatla buluşmaya başladı. Böylece laminat parke sektörüne giriş yapmış olduk. Daha sonra markalaşma çabamız oldu. 2005 yılına kadar Avrupa’dan ithalat yaparken daha sonra 2005 sonunda Çin’in kotaları kalktı ve Çin devreye girdi. Böylece mecburen iç pazarın talebi doğrultusunda Çin’e yöneldik. İlk başta Çin’de AC3 sınıf malzeme yaptık. Ama Çin’e karşılık karşımıza hep bir firmayı gösterdiler ve ucuz mal istediler, kalitemizi AC2’ye düşürdük. Hep toptancılara mal dağıttığımız için son tüketiciye ulaşamıyorsunuz. Ulaşamadığınız içinde onları bilinçlendirmek imkansız oluyor. Çin malı dendiği zaman ucuz ve kalitesiz mal akla geldiği için artık mecburen AC1 21 sınıf malzeme getirmeye başladık. Ama biz bunu da hakkıyla yerine getirmeye çalıştık. O dönemde çok kalitesiz mallar piyasaya sokuldu. Zaten minimize olmuş karlar ve sürüme dayalı bir satış sistemi vardı. Yani Çin ile iş yapmak çok zevk vermedi. Dolarla Euro arasındaki parite çok açılmaya başlayınca Avrupa’ya da yönelmek istemedik. Durum böyle olunca yerli üreticileri araştırmaya başladık ve Peli ile tanıştık. Firma olarak 2008 yılı planlamasında ithalatı düşürerek Peli Parquet’e ağırlık vermeyi uygun gördük.

Neden Peli Parquet ile çalışmayı seçtiniz?
Peli Parguet ile bayi antlaşması yaparak, firmanın İstanbul bölge bayiliğini aldık. Peli Parquet ülkede çok önemli bir boşluğu doldurdu. 2008 yılında markayı tanıtma sürecinden sonra bayilerimizi oluşturacağız. Peli Parquet’in diğer bir özelliği de, başında bulunan insanların açık fikirli olmasıdır. Zaten bu ilk çıktıklarında belli oldu. Çünkü Redloc denilen değişik bir kilit sistemi ile çıktılar. Ben bunun ararştırmasını Avrupa’da yaptım. Sadece bu kilit sistemi yüzünden Avrupa’da 70 sentlere varan farklar oluşuyor. Diğer yerli üreticilere göre bir fark yaratarak çıktılar yola. Hep yeniliğe açık olmak güzel bir şey. Bu kadar ithalat yapan Ata Yapı dönüp de Peli Parqet ile anlaşıyorsa bu da ithalatcının zihniyetini gösteriyor. Yani benim ülkemde doğru ürün varsa ben onu kullanırım. Laminat parke konusunda Türkiye çok iyi gidiyor. Avrupayı yakalamış, hatta geçmiş durumda. Peli Parquet’yi seçmemizdeki diğer bir neden de MDF ve HDF tesislerini kurmasıdır. Laminat parke üretiminde dışa bağımlı kaldığınız noktada sorunlar yaşıyorsunuz. İç pazarda talebin gittikçe artmasından dolayı, yerli üreticilerimiz kapasitelerini arttırıyor. Ancak hammadde konusunda dışa bağımlı kalındığı müddetçe sorunlarda beraberinde geliyor. Mesela biz, Çin olmadan önce 2004’e kadar her daim mal sıkıntısı çekerdik. Çünkü Avrupa, kendi üretimini Amerika ve Kanada’ya daha pahalı satıyordu. Bu yüzden Türkiye’ye mal vermek Avrupalı üreticinin pek işine gelmiyordu. Bu açığı spotla da dolduramıyordunuz. Bu yüzden yerli üretici de belli bir noktada ihracata yönelmek zorunda kalıyordu. Sonra Çin bu boşluğu haddinden fazla doldurdu. Fakat bu sefer de çok fazla ayağa düştü. Şimdi bunun toparlanması gerekiyor. Peli Parquet bu noktada boşluğu dolduran firmalardan biri oldu. Bahsettiğim gibi kilit sistemine yenilik gelmesi çok önemli bir şey. Şu anda yeni teknolojiyle HDF’ye direk baskı yapmak Peli Parquet’in çalışmaları arasında. Bunu çok yakından takip ediyorlar ve herşeyleri hazır. Bu durum sektöre nefes aldıracak. Bu gün kendi HDF tesisinizi kurmak çok önemli. Ayrıca dekor kağıdı ve overloy kağıdında dışa bağımlılık print hattının devreye girmesi ile minimize edilecektir. Böylece; ülkenizde güç sizde olacak ve fiyatlarda değişmeler gerçekleşecektir. Boyalı parke diye tanımladığımız, HDF’ye baskı malzemenin piyasaya oturması ile ucuz malzeme isteyen müşterilere ucuz malzeme, kaliteli malzeme isteyenlere kaliteli malzeme sunmuş olacaksınız. Ata Yapı, Peli Parquet’i çok önemsiyor. İstanbul bölge bayisi olarak elimizden geleni yapıp 2008 yılında Peli Parkeyi ülkeye tanıtacağız. 2008 yılını Ata Yapı olarak tanıtım ve promosyon yılı olarak belirledik. 6 milyon m2 olan üretimi, biz bölge bayileri eritecek kapasiteye sahibiz. Önemli olan bu noktada markayı tam anlamıyla oluşturmak. Turanlar Group sektörü çok iyi analiz ederek doğru ve akıllı adımlar atıyor. Bizlerden bilgi alıyorlar, zaten en önemlisi bilgi alışverişidir.

Ürün çeşitleriniz nelerdir?
Ata Yapı, kendi tescilli markası olan Saphire Floor’u şu anda Çin’den getirmiyor. Bunu altını çiziyorum. Piyasada çok beğenilen tutulan markamızı getirmiyoruz. Gerçek AC1 21 sınıf olan markamızı belirsizlikten dolayı getirmeme kararı aldık. Anti damping durumunun netleşmesi gerekir diye düşünüyorum. Peli Parquet ile gerçekleştirdiğimiz birliktelikten sonra ürünlerimizde Peli Parquet’e ağırlık vereceğiz.

Bayilik sisteminiz hakkında bilgi verir misiniz? Tanıtım ve pazarlama çalışmalarınız nelerdir?
Öncelikle bu malzemeye gönül vermek gerekiyor. Oturup çok basit fiyat pazarlıkları yapan kişlerlerle zaten çalışamayız. Turanlar Group yatırım yaparken, biz de markaya yatırım yapıyoruz. Bunun arkasını görmek lazım. Bu markanın iyi bir marka olduğuna, markanın arkasındaki fabrikanın güçlü

ÇİMENTO

ÇİMENTO


Çimento üretim ve kullanım teknolojilerinin birlikte bir yüzyılı aşan gelişmesi sonunda, günümüz değişik ihtiyaçlarını karşılayan çeşitli cinslerde çimentonun üretildiği büyük bir endüstri dalının oluştuğu bir gerçektir. Bu gerçeğin, ülkemizde de, 1950’lerden sonra başlayan ve halen devam etmekte olan hızlı bir gelişme sürecinin içerisinde bulunduğu bilinmektedir.

Üretim aşamalarının ana başlıkları hammadde prosesi ve boyut küçültme prosesi olarak incelenebilir. Bu ünitelerde yapılan üretim çalışmalarında üniform bir ürünün minimum harcamayla yapılması, diğer bir ifadeyle optimum üretimin gerçekleştirilmesi; kullanılan çok sayıda makinenin verimli kullanılması ve hammadde parametrelerinin kontrolü ile mümkün olabilir.

ÇİMENTONUN STANDART DENEYLERİ

ÇİMENTONUN STANDART DENEYLERİ

Üretilen çimentoların kullanılmadan önce istenilen özelliklerde olduğunu kontrol etmek amacıyla TSE’de belirtilen çeşitli deneyler yapılır. Genel olarak yapılan deneyler :

- Kimyasal özellik
- Fiziksel özellik
- Mekaniksel özellikler

Yapılan deneyler çimentonun fiziksel özelikleri ile ilgili deneylerdir. Bu deneyler çimento için gerekli su miktarı tayini ,çimento prizi,çimentonun inceliği,çimentonun hacim sabitliği,çimentonun özgül ağırlığı,çimentonun birim ağırlığı deneyleridir.

1)Çimento İçin Gerekli Su Miktarı Tayini :

Vicat aleti kullanılarak belirlenir.300 gr çimento,çimento ağırlığının %27 ‘si kadar su ile karıştırılarak çimento hamuru hazırlanır. Hazırlana çimento hamuru kesik konik şeklindeki kap içersine yerleştirilir. Vicat aletinin düşey yönde hareket edebilen 200 gr ağırlığındaki bir çubuk ucuna sonda takılır. Sonda ile su miktarına bakılır. Sondanın hazırlanan karışım içerisine batma miktarı 5-7 mm arasında kalıyorsa kullanılan su miktarı yeterlidir. 7 mm ’den büyük ise su ilave edilir,5 mm ’den küçük ise su azaltılır.